TOPLUMSAL MASKELER

“Her birimiz yalnızca rolümüzü oynamaktan başka bir şey yapmıyoruz. Hepimiz roman kişisiyiz, hepimiz maskeyiz...” Miguel De Unamuno’nun Sis adlı romanından bu cümleler… İspanyol yazınının dikkat çekici eserleri arasında sayılan Sis romanının sonuna doğru başkahraman Augusto Perez, Unamuno’nun kapısını çalar. Böylelikle yazar ve kahraman arasında başlayan diyalogda ikili, kimin kurgusal yaratım olduğunu sorgular. Romanda “Rol yapmak hepimizin hoşuna gider, Küçük Bey, hiç kimse kendisi değildir, başkalarının yaratılarıdır.” cümlesinde yazar kendimiz olamayışımızı ifade eder. Toplum her birimizden bir şeyler bekliyor. Öncelikle uyumlu olmamızı istiyor. Toplumsal kalıplara uygun ölçüde giyinmemizi, hareket etmemizi, gülmemizi kısacası yaşamamızı sınırlamamızı bekliyor. Kendiniz olduğunuzda toplumun dışına itiliveriyorsunuz. Rol yapıyorsunuz ki toplumda kabul görebilesiniz. Asla olmadığınız kişiler gibi yaşıyorsunuz. Görünürde her şey kuralına uygun fakat arka planda herkes gibi mutsuzsunuz. Kimse olduğu gibi değil. Diğerleri şekillendiriyor herkesi… Elalem ne der? Kendisi olamadığı bir yaşam süren insan yine kendisine yabancılaşarak ölmekte. Toplumsal maskeler yüzümüzde gülümserken kalbimizi dinlemeyi unutuyoruz. Her şeyin çok hızlı aktığı şu zamanda bir durup düşünmek gerek. Biraz olsun kendimiz olabiliyor muyuz? Tüm maskeler indiğinde aynada yüzümüze bakabiliyor muyuz? Mutlu muyuz?