Ekonomi

Türkiye gıda enflasyonunda uçuyor: 37 ülkenin enflasyon toplamı ancak bir Türkiye ediyor

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi, CHP Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Türkiye’deki yüksek enflasyona dikkat çekerek Türkiye’nin gıda enflasyonunda Avrupa’yı solladığını ifade etti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek enflasyonda en kötüsünün geride kaldığını açıklıyor ancak OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye’de enflasyon uçuyor. Türkiye’de, neredeyse OECD ülkelerinin toplamı kadar enflasyon var. Toplam 38 ülkeyi kapsayan OECD mayıs gıda enflasyonu verileri açıklandı.

Açıklanan verilere göre Türkiye’de gıda enflasyonu yüzde 70. Kalan 37 ülkenin toplam enflasyonu ise yüzde 72,7. Rakamlar incelendiğinde; OECD ortalamasının yüzde 4.8, Avrupa Bölgesi’nde yüzde 2, G-8 ortalamasının da yüzde 1.5 olduğunu görülüyor. Verilere göre OECD listesinden aykırı değer olan Türkiye çıkartıldığında; OECD gıda enflasyonu ortalaması yüzde 2,7’ye düşüyor. Bu listede eksi enflasyonu olan ülkeler ise şöyle; Slovenyada eksi 0.2, Finlandiya’da eksi 0.6, Litvanya’da eksi 1.1, Costa Rika’da 1.4, Macaristan’da eksi 1.5, Çekya’da eksi 3.7.

“Açlık sınırı 19 bin 44 lirayken emekliye reva görülen ücret 12 bin 500 bin lira"

En düşük emekli maaşının 12 bin 500 lira olarak açıklandığını, bu ücretin sefalet ücreti olduğunu söyleyen Bakırlıoğlu “Açlık sınırı 19 bin 44 lirayken emekliye reva görülen ücret 12 bin 500 bin lira. Bu ücretler açıkça emeklilerimizi açlığa, yoksulluğa mahkum etmek demektir. Emeklilerimizin en büyük gider kalemleri gıda ve barınma. TÜİK’in en son açıkladığı verilere göre tarımsal girdi fiyat endeksinin nisan ayında yüzde 52,2 artmış durumda. Mazota gelen zamlar, sulamada kullanılan elektriğe gelen zamlar, azalan destekler, ilaç ve gübrede yüzde 60 ile yüzde 100 arası artan fiyatlar gıda enflasyonunun önümüzdeki günlerde daha da artmasına neden olacak. Enerji grubunda ise son zamlarla gerçekleşen artış yaklaşık yüzde 71. Bu da demek oluyor ki domatesi, salatalığı, kavunu, karpuzu, limonu her geçen gün biraz daha pahalıya tüketebileceğiz. Bir zamanlarda dünyada tarımın başkenti olan Türkiye’de, dilimle karpuz-kavun satılmaya başlamıştı. Yakında emekli, asgari ücretli yurttaşlarımızın büyük bir kısmı, maalesef bu ürünleri dilimle bile alamayacak hale gelecek” dedi.

"Çiftçi borçla üretiyor, yurttaş borçla tüketiyor”

Tarımda en çok suyun kullanıldığı dönemde suya gelen zamma ve artık hem üretmenin hem de tüketmenin ciddi bir maliyet olduğuna işaret eden Bakırlıoğlu şöyle konuştu: “Çiftçilerimiz için daha da kötü günler kapıda gözüküyor. Sulamanın en çok yapıldığı bu dönemde gelen zamların sonucunda birçok çiftçimiz yüksek maliyet nedeniyle ikinci ekimi yapamayacak. Zaten çiftçilerimiz büyük bir borç sarmalında. Borçla üretip ancak borç ödüyor. Tarım Bakanlığı’nın 2024 yılı tarımsal destekleme bütçesi 91 milyar 554 milyondu. Oysa çiftçilerimizin bankalara, Tarım Kredi Kooperatiflerine, bayilere olan borcunun 850 milyar lirayı bulduğu ifade ediliyor. Yani çiftçinin borcu, bakanlığın bütçesinin yaklaşık 9 katı. Türkiye’de tarımın acı tablosu maalesef bu. Çiftçi borçla üretiyor, yurttaş borçla tüketiyor.”