AK Parti Manisa Milletvekili Ahmet Mücahit Arınç, Manisa’daki yerel ve ulusal gazetecilerle bir araya gelerek gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Türk lirasının değer kaybettiğini ve hayat pahalılığından haberdar olduğunu belirten Arınç, "85 milyonluk bir ülkede, metropol şehirlerde yaşamın ve hayatta kalabilmenin ne kadar zor olduğunu bilen biri olarak söylüyorum, verilen herhangi bir ücret hiçbir zaman yeterli olmaz. Biz daha fazlasını yapmak için her zaman uğraşırız. İki taraftan bakmak lazım. Bir bütçe ve dönemsel olarak bu işi kökünden halletmemiz lazım. Kökünden halletmemiz gereken mesele de enflasyon meselesi. Ekonomistlerin ve herkesin ortak noktada buluştuğu tek bir gerçek var; enflasyon. Enflasyon varsa hayat pahalılığı, paranızın değer kaybı var. Ve otomatikman da geçinmek haliyle zorlaşıyor. Geçen dönem olarak, etrafımızda yaşadığımız ve içimizde yaşadığımız durumlar da var. Mesela 6 Şubat depremleri gibi. Hala o bölgelerin imarı, ihyası gibi ve gelişimi için toplu konut törenleri düzenleniyor. Bunun ekonomik bir maliyeti var. İkincisi, ekonomi seçime odaklı veya seçim kazanma kaygısı ile yapılacak popülist işlerle yürüyecek bir şey değil. Şu an Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek tarafından hazırlanan kısa, orta ve uzun vadeli bir plan var. Bu plana kesintisiz bir şekilde riayet etmemiz gerekiyor. Önümüzdeki bir yıl içerisinde enflasyonu kademeli olarak ve önümüzdeki iki yıl içinde de tek haneye indiğini göreceğiz. Ve bunu gördüğümüz zaman otomatikman hayat pahalılığı ile her şey indeksleniyor” dedi.
“İşveren tarafını da düşünmek lazım”
İşçiden çok işveren tarafını düşünen Arınç, “ne verirseniz verin insanlarımıza yetmeyecek” diyerek şunları söyledi:
“İşveren tarafını da düşünmek lazım. 30 bin lira, 35 bin lira deseniz insanlarımız için helali hoş olsun, azı çoğu tartışmıyorum ama işveren tarafı bu sefer diyecek ki, ‘ben işçi çıkarmam lazım, bana olan maliyetinde ben bu kadar işçi çalıştıramıyorum.’ Biz insanların işten çıkarılmasını değil ama hayatı etkileyen bütün faktörlerde değer kaybı olmayacak şekilde bu işi tersine çevirmemiz lazım. O da plana sadık kalmak ve enflasyonu tek haneye indirmek. O yüzden ciddi bir ekonomi yönetimi şu an var. ‘22 bin 104 lira az mı çok mu, daha fazla verilebilir miydi’ meselesinden ziyade birincisi, işveren tarafından işçi çıkarmasını engellememiz lazım. Çünkü işveren tarafını düşünmek lazım. İkincisi bu hayat pahalılığında ne verirseniz verin insanlarımıza yetmeyecek. Paranın değer kaybettiği bir yerde hiçbir rakam bizi tatmin etmeyecek.”