Okumak bir bakıma dünyaya gözlerini açmak eylemi olduğundan çoğu insan istemsiz kaçınıyor kitaplardan… Peki ama gözlerini dünyaya açmak yani dünyayı anlamak ve anlamlandırmak insanı neden bu kadar ürkütür? Kitaplar neden insanları rahatsız eder? Yazım, kitaplardan ve kitap okuyanlardan korkanları tedirgin edecektir. İşte benim de tam olarak istediğim bu!
Bu hafta okuduğum bitirdiğim Fahrenheit 451 adlı distopyada kitaplardan korkan bir toplum ele alınıyor. Bu toplumda itfaiyeciler yangınları söndürmüyorlar. Tam tersi toplum tarafından zararlı kabul edilen kitapları yakma eylemiyle görevliler. Kitap henüz televizyonun yeni yeni insan yaşamında yer edindiği yıllarda kaleme alınmış. Yazarımız Ray Bradbury, ekranın ilerleyen yıllarda kitapların yerini alacağını düşünmüş ve bizleri uyarmak için bu distopyayı kaleme almıştır. Kitaplarda yazılanların anlamsız ve saçma olarak nitelendirildiği bu toplumda kitaplar yasaklanmıştır. Toplumun huzuru için kitapları yakıp yok etme ile görevlendirilmiş itfaiye eri Montag ise kitaplarda yazılanları merak eder. Her şey bu merak ile başlar. Eline geçen bir kitabı saklayarak okuyan Montag yazılanlardan hiçbir şey anlamaz. Okumaya devam ettikçe kitaplarda yazılanlar onu içine çeker. Sistemin yanlışlarını fark eden ve ona uyum göstermeyen Montag, toplumun dışına sürüklenir.
Senaryo size de tanıdık geldi mi? Toplumumuzda kitap okuma konusunda olumsuz yargılarda bulunanlar, insanların düşünmesini istemeyen sistemin çarklarını bilinçsizce çevirenlerdir. Çünkü insanlar düşünmeye başladığında sorgulamaya da başlarlar. Düşünen ve sorgulayan bir kitle verileni olduğu gibi kabul etmeyerek zihin süzgecinde eleyerek adımlar atar. Bu da sistemin kurucuları için korkutucudur. Aynı şekilde sistemin çarklarını bilinçsizce çevirenler için de tehdit oluşturur. Çünkü sistemin kurallarına uymayarak, uyanlara kıyasla daha görünür olabilirler. Bu da kabul edilebilir bir şey değildir! Bu yüzden okuyanlar, aydınlananlar uyumsuz ilan edilerek toplum dışına sürülürler. Eğer kitap okuyan, düşünen, sorgulayan biri sizi rahatsız ediyorsa sebebi bunlardır. Eğer kitap okumak sizde olumsuzluk uyandırıyorsa düşünmemek üzerine kurulu bir sistemi farkında olmadan devam ettirdiğiniz içindir. Bir kitap okuduğunuzda anlayamıyorsanız, saçma buluyorsanız lütfen okumaya devam edin. İnsanın anlam arayışında zihnimizin basamak basamak açıldığını unutmayın. Manisa Celal Bayar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Doktora programı ders dönemimde Anlambilim dersinde danışmanım Prof. Dr. Ayşe İlker’den ders esnasında aldığım notlar ile yazıma son veriyorum:
“Okumak ve yazmak bizi insan olmaya her an daha çok yaklaştıran eylemdir. İnsan olmaya ve insan kalmaya… İnsan düşünen bir varlıktır. Bu yüzden zihinsel bir çaba sarf etmiyorsak yaşamıyoruz demektir. İşte bu yüzden insan kalmamızı sağlayan şey okumamız, düşünmemiz ve yazmamızdır. Zihinsel eylemlerimizi sürekli kılmalıyız. Okuma ve yazma zihinsel canlılığımızı korur. Zihinsel ve duygusal açıdan yenilenmek için okumalıyız. Zihinsel anlamda kendimizi sağaltmak için okumaya ve yazmaya ihtiyacımız vardır.”
Okumak ve yazmak bizi insan olmaya çağırıyor! Okurlarıma sevgilerimle…