Türkiye, her depremde aynı acı tabloyla yüzleşen ama birkaç ay geçmeden unutan bir ülke. 30 Ekim 2020’de 6.6’lık İzmir Depremi’nde enkaz başında “Bir daha olmayacak” diyen yetkililer, 6 Şubat 2023’te 7.7 ve 7.6’lık Kahramanmaraş merkezli felaketlerin ardından aynı cümleleri tekrar etti. Daha birkaç gün önce gerçekleşen, 6.1 büyüklüğündeki Sındırgı Depremi, Manisa’nın fay hatlarının sessizce bekleyen saatli bombalar olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Peki biz ne yaptık?
Manisa’da devletin ve belediyelerin aldığı somut önlemler neler? Büyük laflar, afişler, toplantı fotoğrafları, birkaç tabela… Hepsi var. Ama riskli binaların yıkıldığı, deprem toplanma alanlarının hazırlandığı, yapı stokunun güçlendirildiği bir şehir haline geldik mi? Ne yazık ki hayır.
İzmir Depremi sonrası “ders çıkarıldı” denildi, Kahramanmaraş Depremi sonrası “kentsel dönüşüm hızlanacak” sözü verildi. Fakat geriye dönüp baktığımızda, Manisa’da hala yıkılmayı bekleyen binalar, kağıt üstünde kalan projeler ve afet günü için bile hazır olmayan alanlar var.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü akademisyenleri, 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri sonrasında Şehzadeler ve Yunusemre’de bulunan 14 bine yakın binada incelemelerde bulundu. Temmuz 2023’te ‘Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Manisa Coğrafyası ve Depremsellik' adı altında yayınlanan raporda Şehzadeler’de bulunan binaların yüzde 80’i, Yunusemre’de bulunan binaların ise yüzde 25’i riskli yapı olarak ilan edildi. Acilen kentsel dönüşüme gidilmesi ya da güçlendirilmesi gereken binalar için ne gibi bir önlem alındı?
Kentsel dönüşüm projeleri sınırlı bölgelerde başlatıldı ama bu projeler Manisa’nın merkezinde bulunan deprem riskli binaları ne kadar kapsıyor? Deprem toplanma alanlarının sayısı yetersiz; mevcutların bir kısmı otopark, pazar yeri veya başka amaçlarla kullanılıyor. Altyapı güçlendirmesi konusunda ciddi bir adım atılmadı. Su, elektrik ve haberleşme hatlarının olası bir deprem senaryosunda ne kadar dayanabileceğini bilmiyoruz. Halkın eğitimi ve farkındalık çalışmaları ise neredeyse yok denecek kadar az.
Oysa çözüm belli. Öncelikle, tüm ilçe ve mahalleleri kapsayan güncel bir risk haritası çıkarılmalı ve kamuoyuna açık şekilde paylaşılmalı. Ardından kentsel dönüşüm için net bir takvim açıklanmalı; hangi bölgelerin ne zaman dönüşeceği, hangi bütçeyle yapılacağı şeffaf olmalı. Deprem toplanma alanları artırılmalı, işgallerden arındırılmalı ve halk bu alanların nerede olduğu bilmelidir. Altyapı baştan sona afet dayanıklı hale getirilmeli; elektrik, su ve iletişim kesintilerini minimuma indirecek sistemler kurulmalıdır. En önemlisi, mahalle bazında düzenli deprem tatbikatları yapılmalı; çocuklardan yaşlılara kadar herkes acil durumda nasıl hareket edeceğini bilmelidir.
Sayın yetkililer, deprem yalnızca komşu illerde yaşanınca değil, her gün gündemimizde olması gereken bir gerçektir. İzmir’de, Kahramanmaraş’ta ve Sındırgı’da kaybettiğimiz canlar, “beklenmeyen” değil “beklenen” bir felaketin habercisiydi. Manisa, aktif fay hatları üzerinde kurulu bir şehir. O gün geldiğinde “keşke” dememek için bugünden harekete geçmek zorundayız. Artık fotoğraf çektiren, basın toplantısı yapan değil; sahada çalışan, somut adımlar atan yöneticilere ihtiyacımız var.
Depremi unutma lüksümüz yok. Çünkü unutulan her gün, yıkımın sessizce biriktiği gündür.